”1980’de ilk metropolitan ölçekli İstanbul planı yapıldı. Plan raporunda kentin coğrafyasının en fazla 5 milyon nüfusu kaldırabileceği yazıyor. O zaman nüfus 3.5 milyon. Bugün İstanbul’un nüfusu 15 milyon. 15 sene sonra 23 milyon olacak. Yani coğrafyasının kaldırabileceğinin neredeyse 5 katı. İstanbul bugün Bolu’dan su çekiyor, öteki taraftan bütün Trakya’nın suyunu çekiyor. Kuzey ormanları gözle görünür […]

İki kafadar arkadaşımız bir ara kılıca merak salmışlar. Ama mesele sadece kılıç kullanmak değil. Asıl amaç “samuray” olmak. Sonra çıkmışlar yola. İstanbul’da bulmuşlar bir kılıç okulu. İçeri girmişler. Abinin bir tanesi içeride sakince çayını yudumlamaktaymış. Tütsü, müzik, çay falan… Hah demişler bulduk ustayı. Geçip karşısına biz samuray olmak istiyoruz demişler. Kılıç dersi istiyorsanız, saatleri şöyle […]

‘İnsan imkansız şeylere inanamaz.’ ‘Bence sen yeterince pratik yapmamışsın’ dedi kraliçe. ‘Ben senin yaşındayken her gün yarım saat yapardım. Neden olmasın, kahvaltıdan önce bazen altı tane falan imkansız şeye inandığım olurdu.’ Lewis Carroll, Through the Looking Glass   Kolunun sana ait olmadığına seni ikna edebilir miyim prenses? Ya da babanın gerçekten senin baban olmadığına, onun aslında babana […]

I, pet goat II

15.05.13

Prenses, birazdan aşağıda izlemeyi planladığın kadar iyi işler izlediğimde gerçekten gözlerim doluyor. Seninle de böyle videoları paylaşma imkanına sahip olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. İyi ki diyorum internet denen şey var, iyi ki gözlerimiz hala çalışıyor ve iyi ki birileri bu kadar yetenekli ve özenliler. Bu video kare kare, sembol sembol çözümlemekle bitmez sana öyle […]

Çok değil 12 yıl geriye gidersek bizlerin kolaylıkla hatırlayabildiği ve senin de az çok fikir bilgi sahibi olduğunu düşündüğüm biri var prenses. Kimileri ona müziğin dehası, kimileri “hey dj”, kimileri Barakas, kimileriyse Mr. Downtempo diyor. Ben mi? Hiç düşünmeden yeni milenyumun müzik dehası diyorum. Şöyle ki; 2001’de Animal Magic ismini verdiği debut albümü ile şöyle […]

Sevgili Prenses, Kızgın kumlardan serin sulara sekerek geçirdiğim son bir yılın ardından seni ne kadar ihmal ettiğimi fark edip yolculuğuma seni de dahil etmek boynumun borcu oldu. Hindistan-Uganda-Türkiye-İngiltere hattından sıyrılıp soluğu Güney Sudan’da almadan önce tebdil-i mekanın ruhun gıdası mı yoksa çilesi mi olduğu sorusuna cevaplar aramak isterim izninle. Eyleyen insanın bir rahatsızlığı olduğu kanaatindeyim […]

Prenses, seni videoyu bahane ederek ingiliz-ispanyol kırması bir grupla tanıştırmak istiyorum bu sefer. İlk albümleri Star of Love’ı 2010’da yayınladılar. Bu kalabalık tayfa baya bildiğin canın sıkkın olduğunda ”hadi parkta 1-2 bira atalım!” dediğin arkadaşının müziğe dökülmüş hali.

Mike Brodie eline bir poloroid kamera verilmesi ile 2004 yılında fotoğrafçılığa başladı. The Poloroid Kidd lakabı ile sonraki dört yıl boyunca Amerika’yı turlayıp, sayılı Amerikan yol fotoğrafçılığı kolleksiyonlarından birine dönüşen bir arşiv oluşturdu. Hiç bir formal sanat eğitiminden geçmediği gibi, sanat dünyasının baskılarından ve beklentilerinden uzak durmayı seçti. Brodie keşiflerini takıntılı bir şekilde fotoğrafladı, ve sonra […]

Sevgili prenses, Biliyorsun ki Japonlara akıl sır erdirmek imkansız. Nasıl düşündükleri, neyi neden düşündüklerini ve nerelerinden çıkardıklarını kurcalamadığın bir dünyada daha huzurlu ve mutlu yaşayabilirsin. İnternetin tesadüfler gücü üzerine tonlarca örnekle mucizevi olabilecek hikayeler anlatılabilir sana. Benim de geçenlerde başıma mucizevi olmasa da böyle bir hikaye geldi. İnstagram’da takip ettiğim, fotoğraflarını çok beğendiğim, dünyanın neresinde […]

Sevgili prenses sana bunu yapmak istemezdim ama uyarıyorum; çok duygusal bir kısa film izlemek üzeresin. Bugün gerçekten istedim sana güzelinden bir müzik parçası ile gelelim. Hatta önce öyle bir video hazırladım sana fakat damarlarımda akan sorumluluk sahibi kan ve içgüdülerimden sebebi anlamadığım bir tanesi kontrolü ele geçirip bu aşağıdaki videoyu paylaşmaya zorladılar beni. Şahsen seneler […]

Travis Jensen 1997 yılının yazında liseden mezun yeni yetme olarak San Fransisko’ya taşındı. O zamanlar için günü güne yaşayıp kaykayı ile meşhur tepelerde kayarken kendisini “risk altında” olarak tanımlıyor. Sonra kaykayını bir kamera ile takas etti ve şimdilerde, kamerasını (ve instagramını) körfezin kıyısındaki bu şehirde yaşayan insanların dramatik resimlerini çekmek için kullanıyor. Jensen’in fotoğrafları hoşumuza […]

İlk çağ, orta çağ, yeni çağ, yakın çağ, bezmiş çağ… dön başa… İtiraf ediyorum, İsmael ilk olarak yaklaşık on bir, on iki yıl kadar önce hayatıma girdi. Kendisiyle on günlük bir kaçamak yaşadık ve sonra izini kaybettim. Ne ben onu aradım, ne de o beni… Derken bu yılın ilk günlerinde o beni buldu ikinci el […]

RED!

02.04.13

Sevgili Prenses, Tahmin ediyoruz ki ana haber bültenlerinin ucundan kenarından, köşe yazılarından ya da daha çok twitter ve internetten bir şekilde kulağına çalınmıştır RedHack aktivisteleri. Aşağıda izleyeceğin belgesel bu gizli saklı insanların kendilerini bize ve herkese ifade etmek için Bağımsız Sinema Merkezi ile birlikte yaptıkları 1 saatlik belgesel. Siberaktivizm, hacktivizm, RedHack’in gerektiğinde işbirliği yaptığı Anonymous ve […]

Merhaba Sevgili Prenses, Seninle merenbey sayesinde yaklaşık dört sene önce tanıştım Prenses. Sana mektuplar yazan insanları etiyle kemiğiyle tanımasam da okudukça çok sevdim. Bugün içlerinden biri Prenses’e mektup yazmak ister misin? diye sorduğunda gözlerime inanamadım Prenses. Birincilik teli almış kadar sevindim. İyi de bu kadar akıllı, bilimle, sanatla, dünyayı kurtarmakla uğraşan bu insanlar neden “seni […]

Kendini tekrar ederken dansta ettirebilen türden… Müzik mi evet, İsim mi? Toro Y Moi, nam-ı diğer Chaz Bundick. Kendi odasında şekillendirerek başladığı aslında basit melodiler ve kendini tekrar eden ritimlerin temeline dayanan elektronik alt yapısı güçlü, hayaller gördüren, içinize yoktan arzular var edip onları sahiplenmenize neden olan bir türün öncülerinden. Bu tam olarak “Chillwave”. Onun […]