Ruyalar Gercek Olur

Yaklaşık üç yıl önce, hayatımın belki de en karışık döneminde, kendimi hiç bilmediğim bir ülkeye göndermiştim. O ülkede çölde verilen “dolunay partilerine” katılmış, insanların ağlamak için kullandıkları duvarı ve altın kubbeli bir caminin avlusunda oyuncak silahlarıyla oynayan küçük çocukları görmüştüm. Yıllar önce rüyasını gördüğüm o sokaklarda gezerken, yeşil yaldızlı bir zemin üzerine, o bilmediğim ülkenin dilinde soldan sağa “Dreams come true” yazan bir sticker almıştım.


Şimdi, Akdeniz’in ortasında, bir Greenpeace gemisiyle açık denizde geçirdiğim dördüncü gecede, simsiyah gökyüzünde parlayan yüzlerce yıldızın altında, aklıma gelen ilk şey bu oldu. Parlak yeşil zeminli stickeri aldığım o gün ve hayatımın geri kalanında inanmaya devam edeceğime söz verdiğim (ve tabi ki sonra kaç kez daha unuttuğum) cümle: Rüyalar gerçek olur.

Tesadüf olmasa gerek, yanımda bugüne kadar tanıdığım en iyi fotoğrafçılardan biri oturuyor. Sıcakkanlı, dürüst, eğlenceli yetenekli bir İtalyan. İlk Greenpeace gemisi tecrübesi ve çok heyecanlı. Daha bir hafta önce Pakistan’da askerlerle birlikteymiş, şimdiyse Akdeniz’in bugününü fotoğraflıyor. Çok mutlu.

Gökyüzüne gözlerimizi dikip baktığımızda bana söylediği ilk şey şu oldu: “Küçük Prens’i hatırladım! Aynı dövmen gibi!” O esnada yüzümde beliren minnet dolu gülümsemeyi görmedi ve içimden geçirdiğim şu cümleyi duymadı: “Neyseki yeni ve çok sevgili dövmemi laleye benzetenlerden olmadın!”

Tabi insan kendisini bir şey karşısında büyülenmiş hissedince (burada yıldızlar çok büyük rol oynuyor) ve bir karanlığın ortasında öylece oturuyor olunca başlıyor konuşmaya ve hayatındaki mucizeleri hatırlamaya. İtalyan fotoğrafçı beş yıl önce World Press Photos sergisini arkadaşlarıyla gezip hayran kalırken, bu yıl aynı ödülü almaya hak kazanmış. “İşte bu harika! Hayat mucizelerle dolu! Sadece beş yıl geçti aradan” dedi bana. (Tabi benim onun ödüllü fotoğrafını sadece bir ay önce Amsterdam’da sergiyi gezerken de görmüş ve şimdi “tesadüfen” onunla aynı gemide çalışıyor olmam da ayrıca enteresan bir detay.) Sonra yine yıllar önce İtalya’da gerçekleştirilen bir Greenpeace eylemini gördüğünde babasının “terrorist bunlar” dediğini ve nasıl tartıştıklarını anlatıyor. Greenpeace gemisine fotoğrafçı olarak çağrıldığını duyunca da ilk babasını aramış. Tabi ki. Yüzünde süreki dostça bir gülümseme var. O da bir şeylerin peşinde, bir şeylerin yolunda, ya farkında, ya da arkasında.

Benim kendime çok itirafım oldu bu gece, hepimiz yapsak arada bir. Dürüstçe konuşsak kendimizle. Bunu yapabilmek için hiçliğin ortasına gitmemize gerek kalmasa. Gürültüdeki sessizliği bulsak. Şehri ve dağınıklığı da sevsek. Sevsek ki, değiştirebilsek. Okuduğum şu şeyi hiç unutmam: Direnme. Direndiğin şey kalıcı olur.

Belki de çok direniyoruz her şeye. Şehre, trafiğe, keşmekeşe. Hayır ben bunu istemiyorum dedikçe batıyoruz içine. Bağ kurmak önemli. Evet, katılıyorum.

Ne kadar çok şey için endişe ediyoruz. Ne kadar çok şeyi düşünüyoruz. Oysa kadife gibi bir gecenin altında yalnızca ama yalnızca yıldızlara bakınca her şey bir anda duruyor. Gerçekten duruyor. Aynı duyguyu kutuplarda buzdağlarının arasında gezerken “kuzey ışıklarını” görmek ayrıcalığına erişmiş insanlar da tanıyorum tabi. Belki bir gün yaşarım. Yaşayayım.

Günlerdir ilk blog yazımı düşünüyordum. Çok kişisel olmasın diye kendime uyarılarda bulunuyordum. Ama çıkan bu, elimde değil.

Gemi çok güzel, deniz çok güzel. Bu herneyse, çok güzel.

Özgürlük ve endişelerden arınmış olmak daha da güzel.

Ben bu gece bir şey buldum. Unutursam biri bana hatırlatsın.

“All men have the stars,” he answered, “but they are not the same things for different people. For some, who are travelers, the stars are guides. For others they are no more than little lights in the sky. For others, who are scholars, they are problems. For my businessman they were wealth. But all these stars are silent. You–you alone–will have the stars as no one else has them–” L.P.

Yeşil

Yorumlar
5 Yorum to “Ruyalar Gercek Olur”
  1. Anonymous says:

    prenseste okuduğum ve en "ben"cil hissettiğim yazının yazarını kocaman öpüyorum. e.

  2. Biyolokum says:

    Ben küçüklüğümden beri günlük tutuyorum. Kocaman oldum, hala (artık çok yazmasam da) böyle bir defterim var. Son yıllarda bu defterin özellikle ayırdığım bir bölümüne, bir sene boyunca açıp okumamak için kendime söz verip o anda nelere ulaşmayı hayal ediyorum, hayatımla, başarabileceklerimle ilgili neler hissediyorum, neleri amaçlıyorum vesaire gibi konularda notlar düşüyorum.

    Bu notları ertesi sene okurken, çoğu zaman kendime ne kadar haksızlık ettiğimi, her şeyin -endişelerime rağmen- beklediğimden çok daha iyi gittiğini görüyorum.

    Fakat her seferinde, defteri yeniden doldururken yine yapabileceklerimi küçümseyerek, kendime o şansı tanımadan düşüyorum notlarımı defterime. Bir sonraki sene şaşırmak üzere kapatıyorum sonra.

    (Her sene amaçlayıp hala beceremediğim şeylerden beni en üzeni kendime haksızlık etmeyi bırakmamak ve düzenli spor yapmak 🙂

  3. Anonymous says:

    gecmiste kesfettigim ama coklukla unuttugum bir seyi, gercekler dunyasina duslerle girilmesi gerektigini yeniden hatırlattin 🙂 icten bir tesekkur yolladim…

  4. Tuna Turkmen says:

    sonunda ayni gokyuzu deniz ve yildizlarin altindayiz…senin adina cok mutluyum.. binlerce kilometre uzaktan ayni yone bakiyoruz hic suphesiz. iyi yolculuklar yesim…

  5. deniz ural says:

    Bu yazınız, Cool Water isimli bir şarkı eşliğinde bakınız nasıl duygulara gark etti beni: Cool Water ve Rüyalar Gerçek Olur

    Teşekkür ederim!

Yorum Bırakın