Web 2 Turkiye 0

web 2.0 biraz derinlemesene tarihsel bir perspektifle internete bakilmadigi zaman gorulmesi zor olan, gunumuzde giderek artan bir hizda internette yasanan bir paradigma degisimi …bir on- onbes yil oncesine donup baktigimizda internet dedigin bir birine referanslarda bulunan bir kitapliktan ote bir sey degildi…bir kutuphaneden daha kolay bir erisimi vardi o kadar, istedigin yerden erisebiliyordun kitaplara, adresi web browserina yaz ve iste ordasin, ya da orasi burada, bir yere kipirdamana gerek yok… kitapliktaki kitaplarin sayisi artikca arama motorlarinin onemi artmaya basladi haliyle…yahoo ve altavistayi belki hatirlarsiniz o donemin devleri idi aradigini bulma konusunda…

yahoo bildigin kutuphane sistemini benimsemisti, kategorilere gore katalogla websayfalarini sanki onlar birer kitapmis gibi…sanki onlar sadece bir yerde bulunabilen fiziksel nesnelermis gibi…yahoo bir web sayfasini en fazla uc kategori altinda listeliyordu, tamam fiziksel bir nesne degilsin ama yine de isin tadini kacirma, bir web sayfasi ya eglencedir ya haberlerdir ya modadir. ya o’sun ya bu’sun ya su’sun. hem o hem bu hem su, ve daha da baska bir seyler olamazsin…altavista kataloglama isini yahoo’ya birakip, kendisi arama motorluguna soyundu…webde yayinlanan siteleri tarayip, iceriklerindeki textlerden cikardigi anahtar kelimeleri site adina kaydedip, bir arama yapildiginda anahtar kelime karsilastirmasi yapiyor, yahoo nun kategorilerinden de yardim alarak ciktilari siralamaya calisiyordu. sonuclar o zamanlari yasayanlar hatirlar cok tutarsizdi, bazen gercekten aradiginiz bir sayfayi ilk sirada bulabildiginiz gibi cogu zaman aramanizla alakasiz bir suru site karsiniza cikiyordu…

bu siralarda standford’a iki doktora ogrencisi linklerden edinebilecek bilgiler uzerine arastirma tezi hazirliyordu…ikisi de matematik kokenli olan bu gencler, matematikte referans sisteminin onemini biliyorlardi…matematikte her ispat dogasi geregi kendinden onceki ispatlara gonderme yapmak zorundadir… bir ispatin icinde butun bir matematigi ispatlayamazsiniz sonucta…genelde her matematik bransi belli aksiyom, temel dogrulugu kabul edilen onerme, kumesi ile baslayip, bunlari kullanarak yeni teoremlere ulasmaya calisir…ulasilan her yeni teorem, yeni baska teoremlerin kapisini acar… bazi teoremler ilginc sonuclari geregi, cok fazla sayida yeni baska teoremlerin kapisini acarken, bazilari cikmaz sokaklara gereksiz sonuclara goturur…iste referans olayinin matematikte onemi burdan geliyor, matematikciler, cok sayida kisinin refere ettigi veya buyuk matemetikcilerin refere ettigi ispatlarin teoremlerin pesinde kosarlar…. ne kadar cok boyle teorem bulursan seninde oradan yola cikip bir seyler ispatlaman o kadar mumkun … matematikteki referanslar uzerine yapilmis genis calismalardan haberdar olan bu iki genc, ayni seyi daha yeni gelismekte olan internet icinde uygulansa fena olmaz mi diye dusunurler…sonucta internette bir birine linkler iceren bir suru kitaptan olusan bir bilgi yuvasi… eger matematiktekine benzer bir referans sistemi gelistirebilirse, internetteki onemli sayfalari onemsiz sayfalardan sadece sayfalar arasindaki link iliskilerine bakarak ayirt edebilecekleri hipotezini yuruturler ve bu hipotez uzerine calismaya baslarlar..sene 1995…calismalari da sonuc verir, bir sayfaya gelen linkler ve o sayfadan cikan linkleri karsilastiran bir algoritma gelistirip her sayfaya bir onem katsayasi atarlar…linkler acasindan onemin, arama motoru uygulamalarinda ki onemini fark etmemeleri mumkun degil tabi…bir yil sonra 1996 da kuracaklari sirketin adi google…

tabi arama sonuclarinda google’in link analizi uzerinden siraladigi websayfalarinin altavistanin yahoonun kategorileri uzerinden siraladigi websayfalardan cok daha tutarli sonuclar verdigini soylemeye gerek yok her halde… yalniz burda gozden kacan onemli bir nokta var… google’in basarisinin sirri, ve altavistanin basarisizliginin sebebi, google interneti yapan insanlarin kategorizasyonuna gore siralarken, altavista sadece bir grup insanin kategorizasyon calismasina guvenmek durumunda kaldi …googlein sistemi intenet buyudukce ve link iliskileri zenginlestikce daha tutarli sonuclar vermeye giderken google’in tek yapmasi gereken bilgisayar islem hacmini artirmakti … webmasterlar zaten sayfalarinda linkleri verirken ister istemez interneti iyiler, kullanislilar, ise yaramazlar vs. olarak kategoriliyordu…google in tek yaptigi bu linkleri incelemeye devam etmek, her websayfasinin yeni puanini hesaplamakti…tamamen matematikseldi yaptiklari, ve bilgisayarlar hesaplamalari yaparken googlecilar kahvelerini hopurdetiyordu…oysa alta vista ve yahoo gibi siteler feril feril geometrik olarak artan websayfalarini kategorileyecek adam bulmaya calisiyordu… gozunu seveyim su sayfayalara bir bak da bana bi soyle moda mi haber sitesi mi, yoksa yine porno mu…

onemli noktanin altini tekrar cizmekte fayda var: google in basarisi interneti ureten webmasterlari isin icine katip onlarinda kullandigi arama servisini onlarin secimlerine gore bicimlendirdi. yani google otomatik bir platform sagladi, bir hesap makinesi gibi, webmasterlar uce, artiya, bese bastiklarinda, google sekiz diyordu esittire basanlara … bu sene 1996. yaklasik dokuz yil boyunca, googlein kullanicilari uretici yapma fikrini uygulayan baska alanlarda siteler giderek artmaya basladi … eskilerden gelen misal amazon, baska bir cok kitap sitesini geride birakti cunku amazon sadece kitap satan bir web sayfasi degil, kitap alan okuyan bakan herkesin kitaplar hakkinda degerlendirmeler yazdiklari, kitaplari siraladiklari, kendi kitap listelerini olusturduklari, butun bunlari da amazon hem o kitaplarin sayfalarinda hem de kendi arama sonuclarinda kullandi otomatik olarak… okuyucular alicilar yine kitaplarin alinmasini okunmasini belirlediler…wikipedia britanicayi solladi bir iki yilda…ebay yine kullanici kriterleri ve yuksek kullanici interaksiyonu, insanlarin kendilerinin alip sattiklari, her islerini kendilerinin yaptiklari, sahtekarlik yapani sikayet ettikleri bir platform sagladi, ebaya kala kala bir sikayet geldiginde polisi aramak, onun disinda kahvede pis pirik oynamak kaldi…

web sayfalari giderek butun bankamatiklere donustu, her islemini kimseye ihtiyacin olmadan yapabildigin bir platform…giderek boyle platform olusturabilen siteler rakiplerini alt etmeye basladilar…nasil alt etmesinler, milyonlarca kullanicinin yapabilecegini yapmak icin yuzlerce deneyimli yetismis elemana ihtiyacin var… sen aradan cekilmedigin surece buyumen imkansiz….sonra facebooklar, youtube, flickrlar,bloggerlar,deliciouslar vs.…hepsi benzer konseptleri kullandilar…webmaster gibi verici konumda olmak degil, insanlara bir servis saglayan araci konumu… kontenti icerigi insanlarin olusturduklari, yonettikleri, yonlendirdikleri, siraladiklari, kategorize ettikleri vs. vs. sen sadece alt yapi hizmeti veriyorsun…

tabi olay sadece websayfalari ile bitmedi ve diger ofis uygulamalarina ve hatta normal ev bilgisayarlari ve laptoplarimizin bize sundugu hizmetleri de sunmaya basladilar internet uzerinden…mekansal sinirlari iyice kaldirip cloud computing denilen her seyin internette oldugu, kullanicilarin sadece browseri olan basit pda, laptop, cep telefonu gibi wi fi araclarla internete eristikleri oradan da butun pc hizmetlerine eristikleri bir moda dogru gidiliyor… windows un bir sonraki surumunun pc icin olacagini saniyorsaniz yaniliyorsunuz, web tabanli bir isletim sistemi olacak bir sonraki surum…mac os da ayni adimi atmak uzere…butun servisler internete tasiniyor, web sayfalari servis araclarina donuyor, interneti interneti kullanan insanlar organize etmeye basliyor, bilgileri onlar sagliyor, sanati onlar uretiyor, filmi onlar cekiyor, edebiyati onlar yapiyor, haberleri onlar veriyor…bunlari yapabilmeleri icin cok fazla bilgisayar bilgisine ihtiyaclari yok artik, bi tek o servis onlara saglaniyor iste…su ana kadar bu medya uretim yonetim kontrol tekkellerini ellerinde bulunduranlar bu guclerini kaybediyorlar…insanlar giderek daha az televizyon izleyip daha cok vakitlerini internette gecirecekler, kendileri gibi insanlarin urettiklerini tuketmek icin…daha az gazete kitap okuyup daha cok internetten blog okuyacaklar, veya bloglari ozetleyen portallari gezicekler…belki bir sure sonra da tuketmeye bile gerek kalmayacak… uretileni tuketmeye yeterince zaman olmadigindan, tuketim ve uretim bir birine girip sadece turetim olacak.

butun bunlar olurken fezada internette alemde, yurdum insani cikipta yok olum web 2.0 dedigin bi olay degil, geyik len o, bi mokun degistigi yok demiyor mu, hic bir seye yanmiyorum bi buna yaniyorum..ati alan uskudari gecti…sonra hayiflaniyoruz bunlar olurken biz armut mu topluyorduk yaw diye yillar sonra…tamam bu temelde kavramsal bir degisim, teknik olarak cok fazla birseyin degistigi yok…hatta bak ben daha bu yazida dedim google bunu taa 1996da yapti diye….ama o zaman kimse bunu fark etmemisti, belki google bile….simdi herkez farkina variyor ona gore kavramlarini yaklasimlarini degistiriyor….ve ama zaten kavramsal degisimler asil buyuk degisimlerin tetikleyicisi oluyor demez mi sana kuhn oradan paradigm shift adi altinda a be guzelim….turkiye internete sansur uygulamaya calismaktan zaten bir gol yemisti kalesine, ikinci gol da internette yasanan degisimi anlayamamaktan aglarla bulusuyor… web 2 turkiye 0 sayin seyirciler…

NazIm

Yorumlar
Bir Yorum to “Web 2 Turkiye 0”
  1. gpgonullu says:

    İnternetin gittiği yöne dair doğru tespitler. Bilgi üretimi, dağıtımı ve pazarlamasinda büyük tekellerin ortadan kalkması fikri ümit verici bir dünya hayali olarak karşımızda duruyor. Ama bütün bu bilginin üretilmesi ve tüketilmesi faaliyetlerinin odağında yine meta tüketimi varmış gibi geliyor. Yani bir yandan (yeni) internetin hayatlarımızı özgürleştirici, paylaşımcı doğasına vurgu yapmak makul. Ama bu durum bizim herhalukarda çevrimiçi olduğumuz ön kabulüyle ancak anlamlı olabiliyor. Benim bugunlerdeki hissiyatım, bir bilgisayara ihtiyaç duymadan, çevrimdışı yaşama ve üretme alternatiflerinin daha bir tartışılası olduğu yönünde. Çünkü yazıda bahsedilen web.2 ortamını hepimiz daha ucuza ve daha iyi bir dijital fotograf makinesi almak, kotu film izleyerek zaman kaybetme riskini ortadan kaldırmak vs. vs. icin kullanıyoruz. ve bu tecrubelerimizi paylasarak (bence bunun adı üretim degil) diger zamansız hız manyaklarına şükranlarımızı ve yardımlarımızı sunuyoruz. Bu anlamda kitle iletişiminde kişiselleştirme yönünde bir paradigma kaymasının oluşması, bence buyuk olcude yeni bir “moda”dan farklı degil. Tek farkı daha fazla bağımlılık yaratma yönünde 1 adım öteye gitmesi. Zira televizyon ve diğer yaygın kitle iletişim araç ve organları bu noktaya kadar varamamışlardı. Neyse nazım kardeşim, özetle diyorum ki, gel oturalım, bi çay içelim, yüzyüze konuşalım meselelerimizi. bilmem anlatabildim mi? 🙂 tuna

Yorum Bırakın