more

Prenses, sana aslında uzun zamandır paylaşmak istediğim bir video ile geliyorum. Sanıyorum ki bu animasyonu da keşfettiğimden beri 57 kere falan izlemişimdir  ama müziğin ve görselin bunca uyumlu olduğu işleri bulmak ender oluyor biliyorsun. Filmimiz Mark Osborne yönetiminde ’98’de oscar’a en iyi kısa film dalında aday olmuş, 99’da sundance film festivalinde jüri özel ödülünü ve daha bir çok başka ödül almış bir animasyon.... Devam...

yoga’mız canımız

Sevgili prenses, yalan söylemeye gerek yok ki; çok da yoga’cı insanlar olduğumuz söylenemez. Ama ekibimizde vücudu ile arasındaki sevgi ve saygı iletişimi bu videodaki kadar olmasa da biz kanepe patateslerinden daha fazla olanlarımız mevcut. Bizim tüm saksı doğamıza rağmen, aşağıda izleyeceğin videonun gerçekten insanda ”yahu bi tatta estetikliğe ben de sahip olsam keşke..” dedirtecek kadar güzel olduğunu söyleyebiliriz. (youtube’da... Devam...

Bekleme yapma, mesafeni koru!

Hatırlarsan daha önceden seninle içinde fuck you geçen parçalar listesi paylaşmıştım Prenses. Şimdi ise sıra sinirlenince dinlediklerimde. Böyle durumlarda Pantera ya da Slayer dinleyebilme kapasitesine sahip değilim baştan söyleyeyim, eğer öyle müzikler bulmayı bekliyorsan aşağıdaki parçalar sende çilekli max tadı bırakacaktır, uyarmadı deme sonra. Tabii sana buraya içimdeki ergene yakışır şekilde System of a Down ya da Linkin Park da eklemek... Devam...

Lanetliler Kraliçesi: Diamanda Galás

Sevgili Prenses, Varoluşun “amacına” dair inancımız ne olursa olsun, dünyadaki serüvenimize acının dürttüğü bir çığlıkla başlıyoruz ve bu gerçeği pek sevmesek de, burada öğrenmemiz gereken derslerin hatırı sayılır bir bölümünü, acı eşliğinde öğreniyoruz. İnsan deneyiminin böylesine temel ve sevimsiz bir parçasının, sanatta, özellikle temsili olmayan doğasıyla diğer sanat dallarına göre nispeten daha nüfuz edilebilir kalan müzikte... Devam...

Fikrimin İnce Gülü: Fuck You!

Prenses sana bir sır vereyim, ortaokulda peçete koleksiyonu yapmaya başladığımdan beri koleksiyonerlik huyumdan vazgeçebilmiş değilim. Bu huyuma zaman içinde “arşivcilik” gibi havalı bir isim takarak kendimce sağlam bir zemine oturttum. Senelerdir bıkmadan usanmadan, yurtdışına çıkan her arkadaşımın kafasını ütüleyerek büyüttüğüm bardak altlığı koleksiyonum günün birinde evimin duvarlarını süslemek hayaliyle bir kutunun içinde yatıyor... Devam...

Bert Haanstra

Sevgili Prenses, Yaşadığım ya da gezdiğim yerlerden dolayı tanıştıp sana da tanıştırmak istediğim kişiler ve olaylar var kaç zamandır. Sonunda bazılarını bir araya toplamayı başardım. Yavaş yavaş postalarım artık mektupları: hem işleri tanıtır onları hem de biz tanışmış oluruz. 1947 ile 1988 arasında yaptığı filmler ile Hollanda sinemasında bir kült olan Haanstra’nın en büyük uluslararası başarısı 1958’de çektiği Glas/Cam... Devam...

Çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz.

aşağıdaki video beni düşüncelere gark etti prenses. izlemenden önce belirteyim ki altyazı çok çok doğru değil ne yazık ki, o yüzden ingilizcen varsa bir yandan da dinlemeni öneririm. gel sonra da yorumlarda tartışalım nedir bu şirketleşmiş çevre örgütleri, bir çok firmanın “çevreci” ürünlerle aslında parasına para katması durumunu..  Read More

Pomplamoose: Youtube’dan ekmek teknesi

Müzik dünyasının nereye gittiği belli değil prenses, kimisi diyor ki böyle her şeyi internete saçarsanız batacak gidecek müzik piyasası, kimisi de diyor ki dünya döndükçe insanlar müzik üretmeye ve paylaşmaya devam eder sakin ol. Ben biraz ikinci kanattanım, prodüksiyon anlamında müzik zaten çok yakın zamana kadar olmayan bir kavramdı, tekrar yok olur büyük müzik şirketleri batarsa çok da üzülmem. Hatta güzel de olur yakın çevremdeki müziğe... Devam...

Haydarpaşa Garı’ndan Hediyemiz Var

pek canım prenses, aşağıdaki iş istanbul’dan bir grup insanın kocaman emek sarfederek haydarpaşa garı’nda sergiledikleri muhteşemliğin videosu. sergilendiği ilk gün olmam gereken vakitteki vapuru kaçırarak – aslında kendime iyilik yaparak- gösterinin bir kısmını sevgili şehir hatları vapurumuzun kaptanı sayesinde denizden izleme şerefine nail oldum. 4 gün boyunca haydarpaşa garı’nın kadıköy’e bakan cephesinde nazım hikmet’ten,... Devam...

Sanal Dünyada Gerçek Dans

Avoidantconsumer takmaisimli youtube kullanıcısı, Phoenix grubunun Listztomania adlı yeni çıkardıkları şarkısını dinlediğinde 80’lerde Brat Pack filmleri diye anılan, düşük bütçeli klişe gençlik filmleri aklına gelir. Amerika’da bir nesil bu filmlerle büyümüştür, avoidantconsumer da dahil olmak üzere.. Şarkının kendisi Ken Russell’in 1975 yılı yapımı dahi besteci ve  pianist Franz List’in hayatını anlatan Listztomania... Devam...

İç içe geçir, çalkala, karıştır: Mash up

İnsan beyninin en önemli özelliği esnek olması. En kötü özelliği ise esnekliğini ilerleyen yaşla ters orantılı olarak kaybetmesi. Yeni doğan bir çocuğu dünyanın neresine götürürseniz oranın dilini kültürünü öğrenir, götürdüğünüz yerde farklı diller konuşuluyorsa hepsini birden öğrenir bilingual, trilingual, multilingual olur, hepsini ana dili gibi konuşur rahatça. 20 yaşından sonra 4-5 dili öğrenip çok güzel şekilde konuşana genelde... Devam...

Balmorhea

bazı insanlar gerçekten “iyi ki varlar” bu dünyada. balmorhea’nın insanları da bu sınıftakilerden. son zamanlarda yazdığım gruplardan anladığım ben pek öyle cımbırcımbırlı müzikleri sevmiyorum (birkaç grup dışında), sakin, cümlesi olan müzikler daha çok kulağımda kalıyor sanki. balmorhea dünyanın en iyi gruplarından biri değil, olmaları da gerekmiyor elbet… ben kendilerini internetten dinlediğim karışık bir playlistin... Devam...

sokak çılgınları

Simdi saray bahcesinde sezlonglara uzanip uzum yemek guzel de prenses, sokaklarda serserilik yapmanin tadi da ayri be…. ne biliyim daha bi canli, daha bi heyecanli… Sokagi kafamda ne zaman romantize etmeye kalksam aklima hep Fatih Akin’in filmi Sound of Istanbul’da, sokak muzisyenleri Siya siyabend’in yorumu geliyor: “Tas tastir, kafani koyunca anlarsin”. Hemen uyaniyorum ruyalarimdan bu dusunceyle, harbiden kaldirim tasinin nesi romantik?... Devam...

Yıl sonuna doğru ortalık karışırken karlar altında Afrika dansı…

İskandinavya soğuklarına rağmen Kopenhag’da yüz binlerce sivil sokaklarda, yine de karar alma mekanizmaları saçma kararlar almak suretiyle bu kararları yaptırıma bağlayamıyor, Türkiye karışmış yine -annem aradı söyledi, tatsız buralar dedi- DTP kapatılmış ve DTP’lilerle birlikte milliyetçiler de sokaklara dökülmüş, Avrupa’yı karlı soğuk hava dalgası vurdu da hayat bir yavaş akıyor ki sorma, İran’da reformist dini lider... Devam...

Endorfin Kafası – 2

Gece nöbeti tutunca uyku düzeni altüst oluyor haliyle. Öğlene kadar uyumaca. Günlük akıştan da kopuk oluyorsun biraz. Tam alışıyorum derken Norveçe vardık. Allah için güzel memleket. Bi fiyorddan onlarca kilometre karanın içine girerek ulaşılıyor Oslo’ya. Ağaçların yeşili ile kar karışımı manzara şahane. Varınca bi vatandaşa hava hep böyle gri mi diye sorma gafletinde bulundum. Geçtiğimiz kasım ayı boyunca toplam iki saat (30 gun icinde... Devam...