Ekümenopolis – Ucu Olmayan Şehir

”1980’de ilk metropolitan ölçekli İstanbul planı yapıldı. Plan raporunda kentin coğrafyasının en fazla 5 milyon nüfusu kaldırabileceği yazıyor. O zaman nüfus 3.5 milyon. Bugün İstanbul’un nüfusu 15 milyon. 15 sene sonra 23 milyon olacak. Yani coğrafyasının kaldırabileceğinin neredeyse 5 katı. İstanbul bugün Bolu’dan su çekiyor, öteki taraftan bütün Trakya’nın suyunu çekiyor. Kuzey ormanları gözle görünür bir şekilde tahrip olurken,... Devam...

Japon Beyin Hamuru: Mind Game

Sevgili prenses, Biliyorsun ki Japonlara akıl sır erdirmek imkansız. Nasıl düşündükleri, neyi neden düşündüklerini ve nerelerinden çıkardıklarını kurcalamadığın bir dünyada daha huzurlu ve mutlu yaşayabilirsin. İnternetin tesadüfler gücü üzerine tonlarca örnekle mucizevi olabilecek hikayeler anlatılabilir sana. Benim de geçenlerde başıma mucizevi olmasa da böyle bir hikaye geldi. İnstagram’da takip ettiğim, fotoğraflarını çok beğendiğim,... Devam...

seyredilesi filmler

Selam Prenses, Benim kıyıda köşede kalmış, seyredilesi filmlerimi de yazayım istedim. Öncelike kendi zevkimi anlatayım. Görsel şeylerden çok anlamam. Yazılı şeyleri severim, ya da sözlü. Yani “görüntü yönetmeni çok şaane abi” benim için fazla da değerli bi olay değil. Misal, Yeşilçam’da örneklerini gördüğümüz bi olay vardır. Ucuz ama güzel bi abla bulur, seni meşhur edicem der, yolunu yatağından geçirir, ayıbolmasın kavlinden bi... Devam...

Hint Sinemasında Bir Türk Mağdur

Babaannemin evinin bahçesinde bitişikteki yazlık sinemaya açılan bir kapı vardı. Sinemacı Cemal Amca’nın dedemle dostluklarından dolayı o kapıyı iptal etmek sözkonusu bile olmamıştı. Yazın her haftasonu sinemaya beleş girişin yanı sıra; o sıralar pek revaçta olan gazoz kapağı biriktirmek konusundaki rekabette bizim mahallenin ön sıralarında olmamı sağlardı bu ayrıcalık. O günleri gazoz ve çekirdek kokusuyla hatırlıyorum. Yüzlerce kilo... Devam...

Seyredilesi Filmler

  FEAR AND LOATHING IN LAS VEGAS   Yönetmen: Terry Gilliam Senarist: Hunter Thompson (uyarlama), Terry Gilliam Müzik: Ray Cooper Tür: Drama Lisan: İngilizce Ülke: ABD Süre: 118 ‘ Vizyon Tarihi: 22 Mayıs 1998     Gazeteci Raoul Duke (Johnny Depp) ve avukatı Dr. Gonzo (Benicio Del Torro), Mint 500 yarışını haber yapmak üzere, kültür, sanat ve felsefe kokan bir kente,Las Vegas’a yollanırlar. Raoul ve ekürisinin cephaneliği ağzına... Devam...

Antichrist

Sevgili Prenses, Bir süre evvel bana Lars von Trier’nin Antichrist isimli yapıtı hakkında ne düşündüğümü sormuştun. İzlememiş olduğum için yanıt verememiştim. Sonunda izledim ve hemen sana bir mektup atayım dedim. Eğer sen hala izlemediysen burada dur, mektubu katlayıp bir kenara koy. İzledikten sonra okursun (zira mektubum baştan aşağı spoiler dolu). *** Uzun zamandır bir sinema eseri ile bu kadar yüz göz olmamıştım. Şu an itibarı ile... Devam...

Seyredilesi Filmler

  METROPOLIS Yönetmen: Fritz Lang Senarist: Thea von Harbou | Fritz Lang Yapımcı: Giorgio Moroder | Erich Pommer Müzik: Gottfried Huppertz | Abel Korzeniowski | Giorgio Moroder | Peter Osborne | Bernd Schultheis | Benjamin Speed | Wetfish Tür: Macera | Drama | Bilim Kurgu Lisan: Almanca Ülke: Almanya Süre: 153 ‘ Vizyon Tarihi: 10 Ocak 1927   Zamanın kapitalizm tanımı ile geleceğe dikiz… Yerin kat kat altında karanlık, sanayi kokan ürkünç... Devam...

Damdaki Adam

Her zaman bedenini, sınırlarına yaklaşan bir mükemmeliyette kullanan insanlara karşı bir hayranlık duymuşumdur. Konu bir ip cambazı da olabilir, bir aikido ustası da. Bir kaya tırmanıcısı da olabilir bir jonglör de. Yaptığı şey ne olursa olsun, bedeniyle böyle mükemmel bir ilişki içindeki insanların her zaman söyleyecek bir sözleri ve sağlam bir duruşları vardır. Bazen birileri onları izlerken ne gerek var abi n’apıyor bu adamlar der. Başka... Devam...

Seyredilesi Filmler

La Fille sur le Pont [Köprüdeki Kız] (1999)     Vanessa Paradis ve Daniel Auteuil başrollerinde oynadıkları, Fransa’da bir köprüde başlayıp İstanbul’da Galata Köprüsü’nün üzerinde biten, Patrice Leconte’nin yönettiği çok keyifli siyah beyaz bir film Köprüdeki Kız. “Köprüler intihar etmek için oldukça kalabalık yerler, mutlaka yanına gelip birşeyler söyleyecek birileri vardır” diyerek hayattan umudunu... Devam...

Bert Haanstra

Sevgili Prenses, Yaşadığım ya da gezdiğim yerlerden dolayı tanıştıp sana da tanıştırmak istediğim kişiler ve olaylar var kaç zamandır. Sonunda bazılarını bir araya toplamayı başardım. Yavaş yavaş postalarım artık mektupları: hem işleri tanıtır onları hem de biz tanışmış oluruz. 1947 ile 1988 arasında yaptığı filmler ile Hollanda sinemasında bir kült olan Haanstra’nın en büyük uluslararası başarısı 1958’de çektiği Glas/Cam... Devam...

Yeni başlayanlar için Star Wars

Sevgili prenses, Şimdi sana, yerlere göklere sığmayan efsanevi Star Wars duble üçlemesindeki, tüm hikayenin baş kahramanı olan Jedi şövalyeleri aslında yalnızca George Lucas’ın hayal ürünü değiller, aramızda yaşıyorlar desem inanır mısın? Kimbilir kaç kez farketmeden sokakta birinin yanından geçtin, bir sith’in ışın kılıcının ucundan döndün ya da bir jedi tarafından fikrin değiştirildi, aklın alındı desem bana kafayı yemiş... Devam...

David Lynch usulü Scooby Doo: Twin Peaks

Zeki, çevik, kıvrak zekalı, psişik bir dedektif… Ona her türlü destek olan, naif görünümlü ama yeri geldiğinde insiyatif almakla kalmayıp FBI’a bağlı çalışan bir adli doktoru yumruklamaktan çekinmeyen ama yer yer şüpheli davranışlarda bulunan kasaba şerifi… Ve akıl almaz absürdlüklerle dolu kasaba sakinleri…. Twin Peaks… David Lynch’in 1990 yılında 29 bölüm olarak çektiği dizinin senaryosu, salt kendisinin dâhi... Devam...

Once – Müzikli Dostluk Filmi

yazının başlığını böyle mp3 ismi koyar gibi araya çizgi çekerek koydum prenses çünkü şimdi sana uzun bir şarkı filmi anlatıcam. hani bazı filmler vardır, o kadar güzellerdir ki “yine izlerim” diyip bilgisayardan silinmezler. ya da ben öyle yaparım. yedeklesem de bırakırım oldukları yerde onları. canım sıkıldıkça, kendimi bi arkadaşımla sohbet eder gibi hissetmek istediğimde basarım playe, kahvemle birlikte filmi izlerim, dinlerim,... Devam...

Woody Allen

1 Aralık 1935 günü Allen Stewart Konigsberg, halk arasında bilinen adıyla Woody Allen Brooklyn’de  dünyaya  geldiğinde,  ne hiçbir işte doğru düzgün tutunamayan babası ne de bir kitapçıda çiçeklerden sorumlu olmak gibi epik bir işi olan annesi dünyaya gerçekten ne getirdikleri ile ilgili bir fikir sahibiydi. Daha sonraları çok fazla Wagner dinleyince Polonya’yı fethetmek isteğiyle dolup taştığını söyleyecek olan genç Allen okuldaki başarısızlığı... Devam...

Larry Flynt’e Karşı Diğerleri

Öyle misyon, idealler filan değil de tutku ve arzu insanın hayatta kalmasını sağlar. İnsanda ancak tutku olduğunda etrafını değiştirmeye çalışır. Birisine tutkuyla aşıksan onunla birlikte olmak için etrafındaki engelleri kaldırmaya çalışırsın, resim yapmaya tutkuyla bağlıysan çevrende ilham verecek nesnelerin olması için uğraşırsın, tutkun gezmekse şartlarını gezebilmeni sağlayacak şekilde değiştirirsin. Her neye tutkuyla bağlıysan bunu... Devam...