more

Prenses, sana aslında uzun zamandır paylaşmak istediğim bir video ile geliyorum. Sanıyorum ki bu animasyonu da keşfettiğimden beri 57 kere falan izlemişimdir  ama müziğin ve görselin bunca uyumlu olduğu işleri bulmak ender oluyor biliyorsun. Filmimiz Mark Osborne yönetiminde ’98’de oscar’a en iyi kısa film dalında aday olmuş, 99’da sundance film festivalinde jüri özel ödülünü ve daha bir çok başka ödül almış bir animasyon.... Devam...

Japon Beyin Hamuru: Mind Game

Sevgili prenses, Biliyorsun ki Japonlara akıl sır erdirmek imkansız. Nasıl düşündükleri, neyi neden düşündüklerini ve nerelerinden çıkardıklarını kurcalamadığın bir dünyada daha huzurlu ve mutlu yaşayabilirsin. İnternetin tesadüfler gücü üzerine tonlarca örnekle mucizevi olabilecek hikayeler anlatılabilir sana. Benim de geçenlerde başıma mucizevi olmasa da böyle bir hikaye geldi. İnstagram’da takip ettiğim, fotoğraflarını çok beğendiğim,... Devam...

hezarfen

Prenses sana bu hafta Tolga Arı’nın yönetmenliğini yaptığı komik bir animasyona geliyoruz. Hikayesini hepimizin bildiği Hezarfen Ahmet Çelebi Galata Kulesi’nden uçmadan önce meydana gelen ufak bir aksilikle olaylar gelişir. Müziklerinin de en az kendisi kadar güzel olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Hezarfen from Hezarfen on Vimeo.  Read More

the maker

Prenses, bu sefer sana stop-motion’la değil kuklalarla geliyoruz. 1996 doğumlu olup insanın sinirini bozan Christopher Kezelos isimli arkadaşın yönettiği bu kısa filmde Frankenstein ve Geppetto Usta hikayeleri tadı var biraz. 60 festivalde gösterilip şimdiye kadar 12 ödül toplamış. Zamana karşı yarışırken senin aklından neler geçiyor acaba…  Read More

Sebastian’s Voodoo

Prenses sana bu hafta buraya yazmaya kalksam iki a4 dolduracak kadar çok ödül kazanmış bir animasyonla geliyoruz. Ucla’de animasyon bölümünde okuyan Joaquin Baldwin’in elinden çıkma bu kısa metraj arkadaşlarını kurtarmak için gerekli cesareti bulup bulamayacağını bilmediğimiz bir voodoo bebeğini anlatıyor. Teknik olarak bakarsak da kurgusuyla da ve özellikle ses ve müziğiyle vermek istediği hissi geçiren bir iş olmuş. İnsan böyle işler... Devam...

man in a cat

Sevgili okuyucular, tamam teslim oluyoruz, kendimizi toplum tarafından kabul edilmenin sakin ve huzurlu sularına bırakıp biz de sonunda ”kedili video” yayınlıyoruz. Ama bu bildiğimiz kedili videolardan değil, hatta gelmiş geçmiş tüm kedili videoların sevimliliğini geride bırakabilecek kadar ilginç bile diyebiliriz. Evdeki fareyi avlasın diye getirilen bir kedinin içinde yaşayan kahramanımız, farenin aslında kendisi gibi bir insan olduğunu keşfettikten... Devam...

D

Adında bu kadar çok ”e” harfi olan Georges Perec’in neden hiç ”e” harfi kullanmadan La Disparition, yani Kayboluş isimli romanı yazdığını bilmiyorum. Tıpkı Rafavel Asquez‘in aşağıdaki videosunda düşman dolmakalemin D harfiyle alıp veremediğinin ne olduğunu bilmediğim gibi. Yine de insana gidip bir dolmakalem seti aldırası geliyor videonun, her ne kadar artık elimiz daha az kalem tutar da olsa.. Yine de söz uçar, yazı... Devam...

the scream

Prenses, hayatının bir yerinde Edvard Munch‘ın Çığlık isimli tablosuna denk gelmişsindir belki. Munch amca bu tabloyu 1893’te boyamış, resmi hakkında da şunları söylemiş: ”İki arkadaşımla birlikte gün batarken yolda yürüyorduk, gökyüzü birden kan kırmızısına döndü. Durdum ve tarif edilemez bir yorgunlukla korkuluklara doğru gittim. Ben korku içinde titrerken arkadaşlarım yürümeye devam ediyorlardı. Sonra doğanın muazzam,... Devam...

Psychic Land

Prenses bu haftanın videosu için ”saykodelik bir bahçede post modern 8-bit” tanımını yapabiliriz. Bu tanım biraz göz korkutsa da bakma sen bana, arada böyle havalı cümleler kurasım geliyor sadece yoksa izleyeceğin video için ”rengarenk bir video oyunu” da desem yeterli. Videoyu Arjantin’den 2veinte isimli bir grafik tasarım stüdyosu yapmış. Müzik de Lucas Totino Tedesco diye bir gruba ait. Artık bu saykodelik durumlar seni nerelere... Devam...

bottle

Prenses, stop-motion aşkımı farketmişsindir artık. İnsan kendinde olmayana aşık olurmuş derler; hayatımda bunca sabırsız bir insanken birilerinin evliya sabrına sahip olup böyle işler çıkartabilmelerine hayran oluyorum gerçekten. Bu aşağıdaki video da yine bir stop-motion. Kirsten Lepore isimli bir ablamız çekmiş. Hali hazırda profesyonel birisi anladığım kadarıyla, galonla da ödül almış bu filmle. Okyanus ötesindeki iki aşığın birbirleriyle... Devam...

Kwoon – I lived on the Moon

Prenses, bu karlımtrak İstanbul gününde sana yine güzel bir video ile geliyoruz. Vimeo açıklamasından anladığımız kadarıyla bu Fransız Kwoon’un ilk klibi. Parça biraz karanlık, post-rock semalarında geziniyor ama video kısa film tadında ve pek güzel. Zaten bir çok festivalden de ödül almışlar. Dünya üzerinde kafasının içinde böyle şeyler dolanan insanlar gördükçe mutlu oluyorum resmen. Kwoon – I lived on the Moon from Sandy Lavallart... Devam...

sheeped away

prenses, gel haftaya keyifli bir video ile başlayalım. bir sürü sıkıntının arasında belki yüzümüzde biraz tebessüm oluşur. hani pixar’ın bir videosu vardı lifted diye; büyüğü tarafından ufo’da kendisine “adam kaçırma” dersi verilen bir ufaklığın acemiliklerini izliyorduk. onlarca kere izlemiş olsam bile hala gülerim o animasyona. bu videoyu biraz ona benzettim sanki. bak bakalım sen ne düşüneceksin..  Read More

blik

prenses sana bu hafta başında yine güzel bir animasyonla geliyoruz. bir tane konuşma ve yüz ifadesi olmayan bu 2010 yapımı kısa film aynı zamanda vücut dilini de abartmadan bize derdini anlatmış. mimiklerin olmasa ne yapardın acaba prenses?  Read More

pes – the deep

Prenses, biliyorsun ekipçe stop-motion işlerin hastasıyız. Bu da en son izlediğimiz ve hayran kaldığımız bir pes işi. Hani demiştik ya önceden, bir yandan da steampunk’ı çok severiz diye. Al bu sana ikisinin de şahane bir kombinasyonu. Kısa ama çook güzel.  Read More

invention of love

prenses, yaz en sıcak halleriyle gelmişken ve bize baharı unutturmuşken sana bu güzel animasyonla gelelim istedik. hikayemiz biraz hüzünlü ama animasyondaki ayrıntılar o kadar güzel ki insanın konudan çok o ayrıntıların içine giresi geliyor. ve ufak bir not, evet biz steampunk‘ı çoook seviyoruz.  Read More