Fotoğrafta ışıkla Boyama

canım prenses, bu sefer sana evdeki imkanlarınla yapabileceğin, can sıkıntısına birebir bir oyunla gelmek isterim. sen de benim gibi çeşitli sebeplerden pek evden çıkmıyorsun biliyorum. müzik dinlemek, film izlemek derken insan bir şekilde evde kendini eğlendirmek için yeni yöntemler keşfediyor ister istemez. bu oyunumuz için gerekli malzemeler şunlar:

– bir fotoğraf makinası. tercihen dijital. dijital olmasa da pozlama süresiyle oynayabileceğin ve self-timer’ı olan bir makina olması yeterli.
– karanlık bir ortam (gece sokak olabilir, ışıkları kapalı odan olabilir)
– çakmak, maytap, cep telefonu, fener yani bir şekilde ışık saçan bir alet.
– tripod, tripod yoksa makinayı koyabileceğin düz bir zemin.

şimdi hikayemiz şöyle prenses. bir grup insanoğlu 1980’li yıllarda, son birkaç yıldır bolca moda olan hatta reklamlarda kullanılan eğlenceli bir oyun geliştirdiler fotoğraf makinalarıyla. aslında bir nevi sinemanın içinden çıkamadığı teknoloji, konu kısırlığı sorununa 3d ile gelmesi gibi bu insanlar da light paint diye bir yöntem buldular. bir nevi kendi teknikleri içinde sıkışıp kalmış fotoğraf sanatına ilk başlarda ilaç gibi geldi bu yeni oyun. oyun diyerek hafife aldığımı düşünme, ben işin oyun kısmına bakıyorum yoksa aslında çokça zaman alan ve aldığı zamanın karşılığını haddiyle veren bir sanat akımı da diyebiliriz bu yönteme.

fotoğrafa ışıkla resim yapmak (cümlesini yazmak bile sihirli geliyor). ışıkla yazı da yazabilirsin, hayaletler de çizebilirsin, rastgele şekiller de çıkarabilirsin. ben internette ilk kez örneklerini gördüğümde gözüm bir hayli korkmuştu açıkçası. bu kadar

başarılı fotoğrafları nasıl yapıyorlardı? hele benim gibi çöp adamı çizerken bile 8 kere karalama yapan birisi için imkansız bir işti sanırım.. sonradan deneye deneye anladım ki durum hiç de öyle değil.

bir kere sevgili prenses, internetten ilham alabilirsin. ben kendime birkaç tane fotoğraf seçip önce onları taklit etmeye çalıştım. bu taklit esnasında yöntemler hakkında çok şey keşfettim. sonrasında da öğrendiklerimi doğaçlama uygulamaya çalışırken çıkarttığım sonuçlara baktım. kimileri taklidini yapmaya çalıştığım fotoğrafın yanına ulaşamasa bile başka bir şey olmuştu ve olan şey de güzeldi. o yüzden denemekten korkma. bas denklanşöre gerisini getirirsin zaten.

bu işte asıl hikayemiz uzun pozlama. gece çekimi yapar gibi bir mantıkla makinamızı elimize alıyoruz. objektifimizden geçecek olan ışık miktarı karanlıktan dolayı az olacağından perdenin açık kalma süresini yeteceğini düşündüğümüz kadar uzun tutuyoruz ki negatifimizin üstüne yansıyacak olan objeler görünebilir olsun. ışıkla boyamada da mantık aynı. yine perdemizi uzun bir süre açık bırakıyoruz, elimizdeki ışık kaynağından gelecek olan çizimi filmimizin almasını sağlıyoruz.
kendi deneyimlerinden söyleyebileceğim ilk şey bu light graffiti işine hakim olmanın biraz zaman aldığı. ilk başlarda saçma sapan ve pek de yaratıcı olmayan sonuçlar elde ediyorsun genelde. o yüzden dijital bir makina işini pek bir kolaylaştırabilir. hem sonucu anında görüyorsun hem de yanlış pozlama yaptıysan hemen düzeltebiliyorsun. aslında baya da enerji harcatan bi iş, makinayı tripoda tak, self timera al, objektifin önüne koş, resmini hararetle çiz ve sonra yine makinanın başına geri koş. iki kişi olsan daha kolay.

benim bütün işlerini çok sevdiğim sevgili picasso bile 1949 yılında life dergisine verdiği bir röportajda light graffiti örneklerini bize o zamanlardan sunmuş.

3-5 pratik bilgiyle ilk denemen için biraz yol göstermiş olabiliriz belki..

– az ışıkta otomatik netleme pek işe yaramıycağından elle netlemeyi tercih edersen daha iyi olur. evdeysen ışığı açıp resmini yapacağın yeri belirleyip objektifini oraya netlersen sonradan “ah bulanık olmuş fotoğraf” diye üzülmezsin.
– iso\asa ayarını 400-800 gibi bir ayara getirirsen, fotoğrafın ışığa daha duyarlı olmasını sağlayabilirsin. ne kadar yüksek iso o kadar gren ama karanlıkta da o kadar iyi performans. iso’nu yükseltirsen daha kısa pozlama süreleri verebilirsin.
– eğer fotoğrafta kendin görünmek istemiyorsan sadece ışık olsun diyorsan üstüne siyah bişeyler giymende fayda var. böylece karanlık kamuflajından yararlanarak fotoğrafında sadece ışıkla çizdiğin şeklin görünmesini sağlayabilirsin.

ve birkaç tane de eğlenceli ipucu:
– eline şu elektrikler kesilince kendinden devreye giren beyaz ışık veren lambalardan aldığını düşün. aralara atkı, çorap gibi kimi kumaşlarla şeritler yaparsan o şeritlerin denk geleceği yerler karanlık olacağından sanki elinde çizgili bir ışık kaynağı varmış gibi makinayı kandırabilirsin.
– ve ya fener olduğunu düşünelim. yine aynı şekilde üstüne değişik renklerde selobantlar yapıştırırsan farklı renkler elde edebilirsin.
– jonglör bir arkadaşın varsa ve o arkadaşının ışıklı oyuncakları varsa kendisi performans sergilerken sen de bir yandan denemelerini yapabilirsin.
– illa elinde bir ışık kaynağıyla hareket eden sen olmak zorunda da değilsin. feneri yak ve makinanı tripoddan çıkar, makinanı hareket ettir bir de öyle dene. (kinetik fotoğraf deniyor buna da)

yöntem kısaca böyle prenses. denemesi bedava. ekipmanını kap ışığa koş şimdi hadi!


Yorum Bırakın