Bu Yol ‘Cennet’e Gider!


VAAT EDİLEN CENNET
PARADISE NOW

Yönetmen: Hany Abu-Assad
Oyuncular: Kais Nashef, Ali Suliman, Lubna Azabal
Hollanda-Almanya-Fransa-Filistin, 2005 
35 mm. / Renkli / 90’

“Onlar hem zulmeden hem de kurban olabiliyorlarsa, benim de hem kurban hem de katil olmaktan başka seçeneğim yok.”

Birbirini asla bağışlamayacak iki ülke… En korkunç öldürme tekniklerinden biri olan intihar bombacıları… Bu iki çıkmazın içinden seslenen bir film, dünyaya neyi, nasıl anlatabilir? Türkiye’de “Vaat Edilen Cennet”in afişini ilk gördüğümde bu sorular geçmişti aklımdan. Sonra farklı bir nedenle İsrail’e yaptığım bir ziyaret sırasında, filmin dev afişini İsrail Sinematek’inin önünde gördüm. Filmin İsrail’de gösterime girmiş olmasına şaşırarak, İsrail’li insanlarla aynı salonda izledim “Vaat Edilen Cennet”i.

Nablus’da yaşayan Halid ve Sait iki yakın arkadaştırlar. Orada yaşayan her insan gibi, kin ve çaresizlik içinde büyümüşlerdir. Ait oldukları örgütün verdiği kararla, ertesi gün Tel Aviv’de gerçekleştirilecek bir intihar saldırısı için seçilirler. Bunu büyük bir sevinçle karşılarlar. Bu sırada Fransa’da eğitim görmüş Süha Nablus’a dönmüştür ve Sait’le aralarında duygusal bir bağ kurulmuştur. Sait ve Halid, yanlarında kendilerine yardımcı olmak üzere gönderilen örgüt üyelerinin eşliğinde, aileleriyle geçirecekleri son gece evlerine giderler. Huzursuzluk içinde kıvranan Sait sabaha karşı Süha’yı evinde ziyaret eder. Süha’nın babası kurtuluş için ölen bir adamdır ve Süha babasının ölmesindense şu an yanında olmasını tercih edeceğini, intikamların bu savaşı çözmeyeceğini söyleyerek filmde daha sonra duracağı yeri belirler. Sait ve Halid ertesi gün çok erken bir saatte kutsal görevleri için hazırlanırlar ve vücutlarına bağlanmış bombalarla, daha önceden yüklü miktarda rüşvet verilmiş olan bir İsrail’li ile buluşmak için sınıra götürülürler. Sınırı geçmeden askerlerin gelmesiyle kaçarlar ve birbirlerini kaybederler. Sonra tekrar buluştuklarında artık huzursuz taraflar değişmiş, Halid korkmaya başlamıştır. Sait babasının bir ispiyoncu olduğu ve öldürüldüğü gerçeğinin verdiği motivasyonla, görevi yerine getirecek taraf olmuştur. Tel Aviv’e adım atıklarnda Halid’i atlatır ve otobüslerden birine binerek görevini yerine getirmek üzere yola çıkar.

“Vaat Edilen Cennet”in yönetmeni Filistin’li Hany Abu-Assad, 2002 yılında büyük ilgi gören Rana’s Wedding (Rana’nın Düğünü) filmiyle tanınıyor. “Vaat Edilen Cennet” için bir çok yerde “Ortadoğu sorununun trajik ve çözümü zor sonuçlarına farklı bir bakış” yorumu yapılmış. Ortadoğu görülmeden, Arap ve İsrail’li insanlarla ülkelerinde karşılaşmadan, gökyüzünde savaş uçakları arada geçerken onlarla ortadoğu üzerine sohbet etmeden, yani “savaşı” yerinde görmeden bu film adına yapılabilecek en yavan yorum olur bu. Gösterildiği her yerde tartışmalar yaratmış olduğu ve Londra bombalamalarından sonra Cambridge Film Festivali’nin programından çıkartılan film, İsrail’de özgürce sinemaseverlerle buluşma şansı bulmuş. Bu da ayrı bir ironi… Film sivri değil, sokaklarda kan yok, bomba sesi sadece Nablus’un içinde bir kere duyuluyor. İntihar bombacılığı, bombacılar arasında tartışılırken, Süha barışın sesi olmaya çalışıyor. Umut olmayan bir yer var, film size bunu gösteriyor. Evet barış o kadar kolay gelmiyor. Hayatlar altüst olmuş, çıkar yol yok. Yol bitmiş, cennet sönmüşse, geriye sadece vaatler kalıyor. Filmde sizi kemirmek için bir çaba yok, film sakin ve sessiz. Sizi ürperten, acıtan bu anlamda sadece “gerçek” oluyor. Konunun işlenişi muazzam. Karakterler çok güçlü kurulmuş. Korku ve umutsuzluk kurmaca değil. Oyunculuklar kusursuz denebilecek düzeyde. Kurgusal bütünlük son derece başarıyla kotarılmış. Sait Tel Aviv’de otobüsle ilerlerken, size bakmaya başlıyor. Siz de öne kaydırmayla Sait’in gözlerine doğru sessizlikle ilerliyorsunuz. Bu bir dakika mı sürüyor, saatler mi sürüyor o sırada emin olamıyorsunuz. İşte şimdi bomba patlayacak ve film bitecek diye bekliyorsunuz. Bomba patlamıyor, sessizlik devam ediyor. Otobüs sizin her gün yürüdüğünüz yolda ilerliyor. O zaman korkuyu duymaya başlıyorsunuz. İçiniz bomboş, aklınız tarafsız ve film bitiyor.

Peki bu yol nereye gidiyor? Cennet’e! Şimdi!

Yesim

 

 

 

 

Yorumlar
2 Yorum to “Bu Yol ‘Cennet’e Gider!”
  1. Nazim Keven says:

    Az once izledim filmi, hala etkisindeyim, tam bahsettigin sekilde film sessizlikle bitti, ben koltuguma cakili kaldim, yazilar akdi, ben oyle kaldim…yonetmen asil bombayi izleyenin kafasinda patlatiyor durumun acmazini muhtesem bir sekilde aktararak,oyle Sait'in gozlerle bas basa kaliyorsunuz. Yoksa film dedigin gibi gayet sessiz, kansiz, demagojisiz, yalin ilerliyor. Cok basarili bir film olmus cok…ama iste boyle de tikanip kaliyor insan be…cok sagolasin bizimle paylastigin icin Yesim

  2. A. Murat Eren says:

    Ben de izlemeyi çok istiyorum. Yazıyı okuduktan sonra daha da bir çok istedim.

Yorum Bırakın